Çarşamba, Şubat 27, 2008

Gizli El (ler)

Canadaturk - Hasan Yilmaz - Subat 2008
Türk Hava Yolları’nın Toronto’ya doğrudan uçuşunun önündeki tek engel olarak duran “Çifte Vergiyi Önleme Anlaşması’ tekrar beklemeye alındı.

Bu bilgi, Kanada Türkiye ilişkileri ile ilgili sayısız yazı kaleme alan, bizim de zaman zaman paslaştığımız Sabah gazetesinden Mahmut Övür tarafından yazıldı.
Övür, yazısında şöyle diyor: “Geçtiğimiz yılın son ayında Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın, Gelirler Idaresi Başkanlığı’na anlaşmayı imzaya hazırlaması için talimat vermesi iş dünyasında sevinç yaratmıştı. Ama sonra ne olduysa oldu yine “beklemeye” alındı.

Türk Kanada Iş Konseyi Başkanı Yılmaz Argüden bu konuda şunları söylüyor:
“Birçok ülke ile çifte vergi anlaşmamız var. Kanada ile olabilmesi için de çalışmalarımız devam ediyor. Teknik olarak sorun yok ama bence siyasi sorun var. Bu da Magna gibi büyük yatırımları etkiliyor. Ayrıca THY’nin Kanada’ya uçmaması da gelecek yatırımların bir kısmını azaltıyor.”

Istihdam için yatırıma ihtiyacı olan Türkiye eğer ekonomik ilişkilerine bu gözle bakacak olursa, birçok ülke ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmek zorunda kalacak”

Biz de Canadatürk olarak bu konuyu uzun zamandır dillendiriyoruz. Ama nafile.
Kanada firmalarının Türkiye’deki yatırımlarının tutarı geçtiğimiz yıl bir milyar dolar civarında gerçekleşti.

Karşılıklı ticaret hacmi ise 2007’nin ilk dokuz ayında 1.2 milyar dolar oldu.
Bu rakamların çok daha yukarılara çıkması ise Türkiye’nin elinde.
Ama sanki gizli bir el (ler) buna engel oluyor.
***

Bilindiği gibi yakında Türkiye’de nükleer santral ihalesi var.
21 Şubat’ta da firmalara teklif vermek üzere davet yapılacak.
Firmalar yaklaşık 2 ay süre ile Enerji Bakanlığı ve TAEK (Türkiye Atom enerjisi Kurumu) ile görüşerek, tekliflerini nihai hale getirecekler. Mayıs-Haziran aylarında da ihaleye verilen teklifler sonuçlandırılacak. Yaklaşık 2 yıldır devam eden nükleer toplantılarına en son 20 civarında firma katılmıştı. TAEK’in seçtiği teknolojiye sahip ülkeler arasında ABD, Fransa, Japonya, Rusya,Güney Kore ve Kanada da var.
Firmalar ilk aşamada lisansı hazır olan Mersin-Akkuyu için teklif verebilecekler. Ancak daha uzun süre için teklif veren firmalar, Sinop’u da tercih edebilecekler.
Kanada Atom Enerjsi Kurumu (AECL) Türkiye’de nükleer santral ihalesi almak için 30 yıldan fazla süredir mücadele ediyor.

Ilk kez 1977 yılında uluslararası ihaleye çıkan Akkuyu Nükleer Santralini uzun görüşmelerden sonra AECL’in yapması kararlaştırılmış,1985 Ağustos’unda AECL ile TEK arasında ön protokol anlaşması imzalanmıştı.

Bu proje 1986 yılında Çernobil faciası yaşanınca rafa kaldırıldı.
AECL, 1996 yılında tekrar ihaleye çıkartılan Akkuyu için devreye girmiş, 2000 yılında dönemin Başbakanı Ecevit, hem çevreci protestolar hem de ekonomik olmadığı gerekçesiyle projeden vazgeçildiğini duyurmuştu.

İki girişimden de eli boş dönen, hatta ihaleyi almak için dönemin bazı politikacılarına rüşvet dağıttığı iddia edilen AECL, şimdi üçünkü kez Türkiye’nin açacağı ihaleye girecek.

Olayın kısa bir tarihini verdikten sonra yukarıda bahsini ettiğim gizli el(ler)in nükleer santral ihalesi ile ilgisini aldığım duyumlara göre aktarayım.
Milyarlarca dolarlık bir yatırım olunca ülkeler ve şirketler arasında ihaleyi almak için haliyle büyük bir mücadele var. Bu mücadele esnasında daha önce AECL’in yaptığı iddia edildiği gibi kirli ayak oyunları da olabiliyor.

Bu defa oyunu oynayanlar AECL’i safdışı bırakmak için çalışıyorlar. Bunun için de Ermeni kozunu kullanıyorlar.

Kanada’nın Ermeni soykırım iddiaları konusundaki her girişimi bunların işine yarıyor. Hatta Dışişleri ve Maliye Bakanlıkları içinden dostlar da edinmişler.
Kanada ile Türkiye arasında “Çifte Vergiyi Önleme Anlaşması”nın da, “Sivil Uçuş Anlaşması”nın da en azından nükleer ihale sonuçlandırılıncaya kadar imzalanmaması için ellerinden geleni yapıyormuş bu el(ler).

Kısacası, iki ülke arasındaki ilişkiler ne kadar gergin olursa o kadar iyi imiş onlar için.

Çoğunuza bu hayal gibi gelebilir, ancak bilgi sağlam yerden.

Hiç yorum yok: