Çarşamba, Mayıs 10, 2006

Ufukta Türkiye Göründü

Evet bir eğitim yılını daha kazasız belasız tamamladık sonunda. Bizim kuzucukları mezun ettik, kepler havaya atıldı, notlar idareye verildi, pilot sertifikaları yazıldı ve biz öğretim üyelerinin de böylece yaz tatili başlamış oldu. Bu yazki tatilin benim açımdan başka bir önemi de neredeyse tamamının Türkiye’de geçecek olması. Sonunda Mayıs’ın 19’ unda sevgili Ata’mın Samsun’a ayak bastığı o mübarek günde Delta Havayolları ile ülkeme kavuşacağım kısmetse.

Eh tatil uzun olunca hazırlıklarda aylar önce başladı tabiki. En önemli konu ise uçak biletleriydi. Yıllardır gelenek olarak hep THY ile uçarız ailece. Her ne kadar 200 yolcuya 100 de kucaktaki bebekleri ve çocukları ilave edince kabin resmen ana sınıfına dönüşse de yinede memlektim insanlarının muhabbetleri, komşu koltuklarla paylaşılan Türk gazeteleri ve de hemen hemen her zaman kokpitte veya kabinde rastlaşılan tanıdık simalar üç beş kuruş pahalıda olsa Türk Hava Yolları yolcusu yapmaya yetmiştir her zaman bizi. Son üç yılda her seferinde rötarlı kalkmış ve de varmış olsa da, her seferinde dönüşte aktarmamızı kaçırmış olsak da ve de her yıl Atatürk Hava Limani kontuarında bizim bir bacak milleri işlemeyi unutsalarda yine de hep THY’yi seçmişizdir.

Ancak bu yıl geleneklere veda etmek zorunda kaldık malesef. Çünkü THY’nin Amerika hattındaki rakibi ile arasında fiyat farkı yaklaşık 700 dolar kadar. Düşünebiliyormusunuz Nisan ayının başında Mayıs’ın ortası yani ara sezon için bilet alıyorsunuz ve Delta Havayolları 950 dolar fiyat verirken aynı hatta THY 1650 dolar fiyat veriyor. Zaten elektronik bilet için internete girdiğinizde seçeneklerin hepsi SkyTeam üyelerinden oluşuyor. Delta, KLM, Northwest, Continental, Alitalia, Air France. Yani bizim ülkeyle Amerika arasındaki hatların yeni kralı bu grup. Hangi internet servisini ve hangi acentayı ararsanız arayın karşınıza bu şirketler çıkıyor. Bu arada Emirates veya El AL ile Tel Aviv veya Dubai üzerinden Türkiye’ye uçmak bile daha ucuz THY’den.

Tabiki serbest pazar ekonomisi ve rekabet var ve THY’de istediği fiyata bilet satmakta serbest. Benim anlamadığım neredeyse Patagonya ve Muz Cumhuriyeti dışında her geri kalmış ülkeye tarifeli sefer koyup, sonra bunları 100-150 Euro arasına tanıtım maksadıyla birde extra mil ilave ederek satmaya çalışan THY niye hala Amerika gibi tüm büyük havayolu şirketlerinin pazar payını arttırmaya çalıştığı bir ülkeye daha çok sefer düzenlemediği.

Demekki bu büyük havayolu şirketleri işi hiç bilmiyorlar. Süper karlı Sudan, Yemen falan gibi hatlar dururken kalkmışlar Amerika’ya yoğunlaşıyorlar. Herhalde bu ekonomistler de yalan söylüyorlar bizlere. Neymiş efendim kişi başına milli geliri yüksek olan ülkelerde insanların harcanabilir geliri de yüksek olurmuş. Dolayısıyla havayolu seyahatine ayıracak daha çok paraları kalırmış ceplerinde. Eh 20 bin dolar milli geliri olan Amerika yerine bizimkiler 200-300 dolar kişi başı milli geliri olan yerlere sefer koyduğuna göre bu ekonomistlerin lafina da fazla guvenmemek lazim.

Neyse lafı fazla uzatmıyayım. Benim şimdi en büyük umudum Uğur Abi’nin Kokpit köşesinde geçen yıl yazdığı gibi Tuncay Doğaner’in Türkiye’nin Richard Branson’u veya Pegasus’un Türkiye’nin Easy Jet’i olmayı başarıp THY’nin ve Delta’nın Amerika ve diğer okyanus aşırı hatlardaki hükümdarlığına son verecek bir girişim içine girmeleri. Kimbilir belki sonunda bir Türk taşıyıcısı 150-200 dolara 5 saatlik İst-Frankfurt-İst hattında uçmaktan ya da 9 YTL’ye Diyarbakır’a uçmaktan bıkarda bizde Amerika’ya kendi bayrağımızı taşıyan bir başka şirketle uçma imkanı kazanırız. Hepinize iyi haftalar ve de iki hafta içerisinde Türkiye’den yazacağım yazılarda görüşmek dileğiyle hoşçakalın sevgili okurlarım.
Dr. Korhan OYMAN
College of Aeronautics Florida Institute of Technology
150 W. University Blvd.
Melbourne, FL 32903, USA
koyman@fit.edu
http://www.airporthaber.com/hb/yazar.php?id=836

Salı, Mayıs 09, 2006

MNG Havayollarinin Kanadaya Charter Kargo Tasimaciligi Izni

http://forms.cta-otc.gc.ca/AirLicences/Licence_e.cfm?LicenceID=2631
http://www.cta-otc.gc.ca/rulings-decisions/decisions/1998/A/417-A-1998_e.html

Kanada'nin yabanci Havayollari icin basvuru kosullari

http://www.tc.gc.ca/CivilAviation/Regserv/Affairs/cars/Part7/Subpart1.htm

THY Amerika Hatlari

T.Kotil: Türk Hava Yolları olarak New York’a daily (günlük), Şikago’ya da günde 5 uçuş yapıyoruz. Buralarda yıllardan beri kapasite arttırımı yapamadık. Dolayısıyla bir boğulma mevcut. Sıhhatli bir ekonomide arz talep bir noktada buluşurlar. Havacılığı örnek alırsak, belirli bir bilet fiyatı vardır, yolcu bu bileti bu fiyata almaktan, taşıyıcı da aynı fiyattan satmaktan mutlu olur. Kesişen bu nokta ekonominin oluştuğu noktadır. Eğer siz arzı azaltırsanız, bu sefer kesişilen nokta daha pahalı bilet anlamına gelir ki yolcu bundan mutlu olmaz. Eğer arzı çok artırırsanız, bilet fiyatı çok aşağıya düşer, bu sefer taşıyıcı mutlu olmaz. Amerika seferlerimiz böyle, arzı fazla artırmadığımız seferler. Çok mutlu değiliz. Aynı zamada New York’tan Delta Airlines’da geliyor. Onlarda daily uçuyorlardı ama bildiğim kadarıyla onlar şu anda bu seferleri azalttılar. Sonuçta Atlantik üzerindeki seferlerimizi destekleyeceğiz. Orada büyük bir büyüme potansiyelimiz var. Kanada’ya Toronto’ya uçmak istiyoruz. Oranın sivil havacılığından bir onay alınamadı. Bir engelimiz var ama Toronto’ya uçmak istiyoruz.
http://www.tursab.org.tr/content/turkish/home/Dergial/264/264Thy.asp

Pazartesi, Mayıs 08, 2006

Airports Sector Report -Turkey

Prepared by UK Trade and Invesment in 2005
http://downloads.uktradeinvest.gov.uk/turkishairportsector.pdf

THY'nin IMKB bildirisi 27/10/2003


Türk Hava Yollari A.O.'nin 27.10.2003 tarihli yazisi asagiya çikarilmistir.
"Konu: Sermaye Piyasasi Kurulu'nun Seri:VIII, No: 39 sayili Tebligi uyarinca yapilan açiklamadir.
Ortakligimiz yönetim kurulunun 10.10.2003 tarihli toplantisinda 2004 yaz tarifesi itibariyle uzun menzilli uçak sayisinin arttirilmasina ve ülkemiz ile Kanada arasinda Ortakligimizin Toronto'ya sefer yapilabilmesine teminen ikili Hava Ulastirma Anlasmasi'nin aktedilmesi sartina bagli olarak haftada üç gün Istanbul/Toronto/Istanbul seferlerinin baslatilmasi hususunda karar alinmistir. Sermaye Piyasasi Kanunu'nun Seri:VIII, No:39 sayili "Özel Durumlarin Kamuya Açiklanmasina Iliskin" Tebligi uyarinca, bilgilerinize arz ederiz."


KANADA'DAN TURKIYE'YE DOGRUDAN UCUS YOK
Bizim Anadolu (Mart 2004 sayisi)

THY, Toronto’ya uçacak (28/09/2003)

Türk Hava Yolları, Amerika kıtasında New York ve Chicago'dan sonra Kanada'nın Toronto şehrine uçacak. Seferler 2004 yaz sezonunda başlayacak.
Yapılan araştırmalarda Kanada'da Türk nüfusun yoğun yaşadığı Toronto'da ciddi bir yolcu potansiyeline ulaşıldı. THY, Türk yolcuların yanı sıra Kanada'da yaşayan çok sayıdaki İran, Pakistan, Lübnan, Hint, Arap, Ukrayna, Rus, Sırp, Hırvat, Boşnak ve Makedon asıllı etnik nüfustan da pay almayı hedefliyor.
Kanada'ya gelen uluslararası hava trafiğinin yüzde 60'ı THY'nin de uçmayı planladığı Toronto Pearson Havalimanı'na iniyor. Şehrin coğrafi konumu sayesinde Amerikan nüfusunun en yoğun yaşadığı kuzey şehirlerine yakın olması ve uygun sefer bağlantıları ile New York ve Chicago seferlerine destek olacak önemli bir aktarma noktası özelliği taşıyor. THY, Kanada'ya sefer yapılabilmesi için her iki ülkenin de sivil havacılık otoritelerine başvurdu.

http://www.hurriyetim.com.tr/archive_articledisplay/0,,nvid~317608,00.asp

THY Malezya ve Kanada'ya uçacak (22/08/1999)

Türk Hava Yollari A340 tipi uçaklarla Malezya'da Kuala Lumpur ve Kanada'da Toronto'ya uçmak için çalisma baslatti. Kuala Lumpur seferleri ile Avusturalya'daki Türklerin rahatça Istanbul'a ulasmalari hedefleniyor. Ancak THY uçaklari Kuala Lumpur'a kadar sefer yapacak, Kuala Lumpur-Sydney arasinda ise Malezya Havayollari'ndan koltuk alinarak sefer baglanacak. THY'nin Kanada'da Toronto ya da Montreal seferleri için pazar arastirmalari sürüyor. Öte yandan THY, Güney Amerika'da basta Meksika olmak üzere bazi büyük ülkelerde Genel Satis Acentasi kuracak.
http://arsiv.hurriyetim.com.tr/tatilpazar/turk/99/08/22/yazarlar/55yaz.htm

Haftada 3 gün İstanbul/Toronto/İstanbul

İSTANBUL - Türk Hava Yolları (THY), haftada 3 gün İstanbul/Toronto/İstanbul seferlerini başlatıyor.
Türk Hava Yolları A.O.'ndan Borsa Başkanlığı'na gönderilen açıklamada, ortaklık yönetim kurulunun 10 Ekim 2003 tarihli toplantısında 2004 yaz tarifesi itibarıyla uzun menzilli uçak sayısının arttırılmasına ve Türkiye ile Kanada arasında ortaklığın Toronto'ya sefer yapılabilmesine teminen "İkili Hava Ulaştırma Anlaşması"nın aktedilmesi şartına bağlı olarak haftada 3 gün İstanbul/Toronto/İstanbul seferlerinin başlatılması hususunda karar alındığı bildirildi.
Dunya Gazetesi - 27-10-2003
http://www.dunyagazetesi.com.tr/news_display.asp?upsale_id=148647

THY kavgası

Bakanın THY yönetimine 'rötar' tepkisinin ardında belediye günlerinin gölgesi de var.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın "Rötarlar THY'nin imajına zarar verdi. Kâr yapacağız derken yanlış yapıldı. THY'yi bakanlığa bağlarım" sözleri, o günleri bilenlere İstanbul Belediyesi'ndeki eski anlaşmazlığı hatırlattı.
BAKAN Yıldırım, THY Başkanı Karlıtekin ve Genel Müdür Gündoğdu, Erdoğan'ın belediye başkanlığı döneminde ulaşımdan sorumluydu. Karlıtekin'e bağlı çalışan Yıldırım, ikiliyle ulaşım projesinde anlaşamıyordu...

Ulaştırma Bakanı'nın THY öfkesi derin AB Ülkeleri Ulaştırma Bakanları toplantısına katılmak için Amsterdam'a giderken, uçağının rötar yapması nedeniyle bir saat beklemek zorunda kalan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın THY yönetimine yaptığı ağır eleştiriler dün basında yer aldı. "THY yönetimi kar yapacağım derken yanlış yaptı. Hizmeti aksattı" diyen ve THY'yi bir yıl içinde özelleştirilemezse bakanlığa bağlamaktan söz eden Yıldırım'ın bu öfkesinin temellerinin eskiye dayandığı öğrenildi.
Kavganın 3 kahramanı Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, THY Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin ve THY Genel Müdürü Abdurrahman Gündoğdu, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanlığı döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin üst düzey yöneticileri arasındaydı. O dönem, Yıldırım İDO Genel Müdürü, Karlıtekin İştirakler Başkanı, Gündoğdu ise Ulaşım A.Ş. Genel Müdürü olarak görev yapıyordu. Buna göre Yıldırım ve Gündoğdu, Candan Karlıtekin'e bağlı çalışıyorlardı. Ancak aralarında çekişme vardı. Gündoğdu,İETT, İDO ve Şehir Hatları İşletmeleri'nin Ulaşım A.Ş. bünyesinde toplanmasını savunuyordu. Aynı zamanda Ulaşım A.Ş.'nin murahhas azası olan Candan Karlıtekin de, Gündoğdu'yu destekliyordu. İDO Başkanı olan Binali Yıldırım ise bu fikre şiddetle karşı çıkıyordu.
KAVGA BİTMİŞ DEĞİL
Geçmişte yaşanan bu çatışmalar, şimdi ulaştırma konseptinde birlikte hareket etmeleri gereken bu isimlerin şimdiki görevlerinde de karşı karşıya gelmelerine neden oldu. Daha önce Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı olan THY, özelleştirme kapsamına alınarak Kamu Ortaklığı İdaresi'ne bağlandı. Ancak, 10 yılık süresi dolmasına karşılık bir türlü özelleştirilemedi.
Daha önce Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'e bağlı olan THY şimdi de Özelleştirme İdaresi kanalıyla Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a bağlı. Bu nedenle THY'nin, Ulaştırma Bakanı Yıldırım'ın önerilerini dikkate almadığı ileri sürülüyor. İddiaya göre Bakan Yıldırım, yönetim anlayışı konusunda şirketi fırsat buldukça eleştirip, uyarılarda bulunuyor. Ancak, THY Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin ve Genel Müdürü Abdullah Gündoğdu, Kemal Unakıtan'a yakınlıkları nedeniyle bu uyarıları kulak arkası ediyorlar.
RÖTAR BAHANESİ OLDU
Tüm bu yaşananlar arasında Bakan Yıldırım'ın AB Ülkeleri Ulaştırma Bakanları toplantısına katılmak için Amsterdam'a gitmek isterken THY uçağının rötar yapması kavgaya tüy dikti. Bunun üzerine bir saat gecikmeli olarak Amsterdam'a giden Bakan Yıldırım'ın burada yaptığı açıklama kavgayı iyice ısıttı. Vatandaşların THY seferlerine yönelik tepkilerine hak verdiğini belirten Yıldırım, "THY seferlerinde sık sık yaşanan rötarlar uçuş ekibi ile vatandaşı karşı karşıya getiriyor. Özelleştirme adına, kar yapacağız derken yanlış yaptılar. Vatandaş THY'nin ne kadar kar yaptığına değil, gördüğü hizmete bakar" dedi. Şu anda izlenen kar odaklı anlayışın, hizmetin aksamasına neden olduğunu belirten Yıldırım, "Tarife düzenlemesinde bazı riskler gerçekleşti. Riskli yerlere seferler konuldu, gereksiz uçuşlar yapılmaya başlandı. Yedeksiz uçuşlar da rötarları arttırdı. Yaşananlar THY'nin imajına yakışmadı. İmajınız bozulursa telafi edemezsiniz. THY bundan böyle operasyonlarını daha dikkatli yürütmek zorunda" şeklinde konuştu
'BAKANLIĞA BAĞLARIM'
THY'nin 10 yılı aşkın bir süredir özelleştirilememesinden de şikayet eden Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü: "Özelleştirme İdaresi, geçtiğimiz günlerde 12 aylık bir süre istedi, biz de verdik. Bu son uzatmadır; bu sürenin sonunda bir daha uzatma düşünmüyoruz. Ya özelleşmesi gerçekleşir ya da sektörel bütünlük açısından eski haline gelir. Tekrar Ulaştırma Bakanlığı'na bağlanırsa, Türk Telekom gibi bizim çatımız altında özelleştirilir. Çünkü, mevcut haliyle sistem yürümüyor." THY'ye sert çıkan Yıldırım'ın, şirketin kendilerine devredilmesi halinde halka arz yoluyla özellikle gurbetçi işadamları ile işçilere pazarlayarak özelleştirmeyi planladığı öğrenildi.
THY'ndan isimlerini açıklamak istemeyen yetkililer de, Yıldırım'ın kendilerini eleştirdiğini kabul ederek, şu açıklamayı yaptılar: "Biz de uçmak istiyoruz ama 13 RJ-100 uçağı bakıma alındı. İki Boeing uçağın da kira süresi doldu. Filomuzdaki uçak sayısı 65'ten 50'ye indi. Bunun sıkıntıları oldu. Son günlerde NATO Zirvesi nedeniyle bomba ihbarları da sıklaştı. Bu da rötarlara neden oldu. Bu hafta yedekli uçuşlara başlıyoruz. Gerekli yazı gelince 6 RJ-100 uçağımız uçuşa başlayacak. Yedi RJ-100 uçağının ise kira süresi doldu."
Salim YAVAŞOĞLU-- MERKEZ
SABAH 13/07/2004

Ucuslar 2005 Yilbasindan once baslayacak

Bizim Anadolu Gazetesinin 15 Agustos 2004 tarihli THYnin Turkiyeye ucus haberine asagdaki linkten ulasabilirsiniz.

http://www.bizimanadolu.com/pages/Agustos2004/page11.pdf

THY Air Canada'dan Yuz Bulamadi

Bizim Anadolu gazetesinin 15 Ekim 2004 tarihli sayisindaki habere asagidaki linklerden ulasabilirsiniz.
http://www.bizimanadolu.com/pages/Ekim2004/page01.pdf
http://www.bizimanadolu.com/pages/Ekim2004/Page10.pdf

THY'nin Air Canada ile Hesaplasmasi

THY, Toronto'ya uçuş için hesaplaşacak

Uluslararası Hava Taşımacıları Birliği IATA'da resmi görev alan ilk THY Genel Müdürü olan Kotil, burada THY adına aktif çalışmalarda bulunacağını belirterek, "THY'nin Toronto'ya uçmasına izin vermeyen Kanada Havayolları'nın genel müdürü de üyeler arasında. Onunla da özel bir alışverişimiz olacak" dedi. THY'nin Kanada'nın kilit şehri Toronto'ya direkt sefer başlatmasını uzun süredir engelleyen Air Canada'nın Kanada'da yaşayan Türk yolcuların yanısıra İran, Pakistan, Lübnan, Hint, Arap, Ukrayna, Rus, Boşnak ve Makedon yolcularını da THY'ye kaptırmaktan korktuğu belirtiliyor.

Yeni Safak 21 Haziran 2005

THY Musteri Iliskileri Mudurlugunun Cevabi

Sayin IST-YYZ
02.05.2006 tarihli mailiniz unitemize intikal etmistir.Mesajiniza konu teskil eden hususa iliskin olarak, Mevcut olarakKanada - Toronto seferleri ile ilgili calismalarimiz devam etmektedir.

Uzun menzil filomuza katilacak yeni ucaklarin gelmesi ileseferlere baslanacak olup hazirliklar tamamlanir tamamlanmaz basin vekamuoyuna duyurulacaktir.

Mesajiniz icin tekrar tesekkurlerimizi sunar, ucuslarimizda sizleride gormekten memnunluk duyacagimizi belirtmek isteriz.

Saygilarimizla,
Musteri İliskileri Mudurlugu
TURK HAVA YOLLARI A.O.

THY, Kanada'ya neden uçmuyor?

Filosunu giderek büyüten, uçuş noktaları ve çağdaş hizmetiyle dünyanın sayılı hava yolu firmaları arasına giren THY'nin Amerika'dan Japonya'ya direkt uçuşlar gerçekleştirmesine rağmen Kanada'ya uçmaması şaşırtıcı...
Rakamlar ortada; Türkiye Kanada arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 1 milyar dolar. Kanada'da 60 bini aşkın Türk yaşıyor. Her yıl turizm ve iş ilişkileri nedeniyle gelenlerin sayısı ise 85 bin civarında. Buna bir de 30 bin civarında hac yolcusu eklenirse, ortaya ciddi bir yolcu sayısı çıkıyor.
Dahası var, Kanada'da 1.5 milyona yaklaşan İranlı ve Lübnanlı göçmen yaşıyor.
İşin bir yanı bu, bir de öteki yüzü var.
Önümüzdeki yıllarda İstanbul bölgenin kültür, turizm ve finans açısından 'cazibe merkezi' olacak. İstanbul, bu özelliğiyle Kanada ile Ortadoğu ve yakın Asya ülkeleri arasında adeta köprü görevi görebilir.
Böylece ortada yolcu kapasitesi her yıl giderek artabilecek bir hat söz konusu. Ama bu olumlu zemine rağmen THY, Kanada'ya uçamıyor.
Bunun görünürde iki nedeni var; İlki, bir hayli gerilere uzanıyor. Uzun yıllardır AirKanada, THY'nin Kanada'ya uçmasına izin vermedi.
Aslında, Türkiye ile Kanada arasında 1960 yılında Sivil Havacılık Antlaşması imzalanmış ama nedense hayata geçirilmemişti. Bu da ayrıca sorgulanması gereken bir durum.
Ancak tüm bu negatif duruma rağmen son dönemlerde Kanada Türkiye arasında siyasi ve ekonomik ilişkilerin yoğunlaşması, uçuş konusunda da yeni bir adım atılacağının işaretlerini veriyor.
İçinde bulunduğumuz Ocak ayı sonlarında 'Türkiye Kanada arasında Sivil Havacılık Antlaşması' için Kanada'dan bir heyet Türkiye'ye geliyor. Görüşmelerin ana konusu; 'THY'nin Kanada'ya direk uçuş' yapması.
Bu bir anlamda yeni bir dönemin başlayacağını da gösteriyor. Ama başlayıp başlamayacağı konusunda, Türkiye ortak bir karara varmış değil. Çünkü, bu kez uçuşa 'muhalefet eden ses' Türkiye'den yükseliyor.
Denilen şu; 'uçuş maliyeti çok yüksek' Havacılık kulislerinde bu görüşü savunanların başında da THY Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin'in geldiği konuşuluyor.
Hava taşımacılığı konusunda uzman biri şöyle diyor: "Türk Hava Yolları'nın Kanada'ya uçması, hem orada yaşayan 60 bini aşkın vatandaş ve öğrenciler için, hem de 100 bine yaklaşan turist için önemli. THY'nin zarar edeceği söyleniyor. Bu doğru değil. Bilet fiyatları Amerika ile kıyaslandığında daha pahalı. Bu kaygıyı taşıyanlar bir de bakıyorsunuz THY'nin 2006 yılı programında yeni uçuş noktaları koymuş. Hiç biri Kanada düzeyinde değil." Gerçekten de yeni uçuş noktaları ve uçuş rakamları çok çarpıcı.
Elimde THY'nin hazırladığı "2006 Yılı Yeni Uçuş Noktaları" isimli bir çalışma var. Burada çok sayıda yeni uçuş noktası öneriliyor. İşte çarpıcı birkaç yeni uçuş noktası: Japonya, Osaka... 2004 yılında tek yönlü gelen insan sayısı sadece 3453.Hindistan Bombay... Bir yıldaki yolcu sayısı 6900.Letonya'nın başkenti Riga... Riga'dan Türkiye'ye gelen yolcu sayısı 2630.Oman Sultanlığı'nın başkenti Muscat... Yıllık yolcu sayısı 2574 Ayrıca bu raporda Muscat için şöyle deniyor: "Gerek lokal pazarda gerekse transit pazarda taşınacak yolcular ile hattın beklenen doluluğu yakalayacağı öngörülmektedir."
Kanada'nın hem yolcu kapasitesi, hem de Türkiye ile ticari ilişkileri dikkate alındığında bu öngörünün içinde olmaması şaşırtıcı değil mi? 1960 yılında Türkiye ile Sivil Havacılık Antlaşması yapan Kanada'nın artık bu antlaşmayı hayata geçirmeye açık olduğu konuşuluyor. Bunun için de Sivil havacılık heyeti Türkiye'ye geliyor.
Türkiye, önümüzdeki günlerde doğacak bu fırsatı en azından turizm adına kaçırmamalı. Yılda aktarmalı olduğu halde 100 bine yaklaşan turist Türkiye'ye geliyorsa, direk uçuşla bu rakam çok daha yükselmeyecek mi? Bu konuda özellikle THY Genel Müdürü Temel Kotil'in ne düşündüğünü her yıl Türkiye'den Kanada'ya aktarmalı gidip gelmek zorunda kalan binlerce yolcu merak ediyor.
MAHMUT ÖVÜR Sabah, 15 Ocak 2006

Havacılık kadrosu olmayan iktidar

Siyaset zor bir iş. Bir sürü belirsizliklerle dolu. Ama dışarıdan bakan biri olarak bence en zor bölümü örgütlenme ve kadro oluşturma. Bizim ülkede bu işler tabiki her şeyde olduğu gibi daha da komplike. Sözgelimi Amerika’da seçimlerden önce yapılan kamuoyu anketleri o kadar başarılıdır ki, neredeyse seçim sonuçları çok önceden belli olur.

Siyasilerin gafları, televizyondaki seyirci önünde yapılan tartışmalar ve de halka verilen mesajların yarattığı olumlu ve olumsuz etkiler anket kurumlarınca ölçülerek sonuçları sürekli yayınlanır ve toplumun nabzı seçimden bir kaç gün öncesine kadar tutulur. Yani iktidara yürüyen partiler hazırlıklarını bu kamu yoklamalarına göre şekillendirirler, tabiki kadrolarını da.

Bizde ise özellikle son on yılda iktidar olan partilerin ne iktidar olacaklarından ne de çoğunluğu ne ölçüde sağlayıp sağlayamayacaklarından seçim sonuçları gelene kadar haberleri vardır. Çoğu zaman partinin oy potansiyelinden haberi olmaması nedeniyle de üçüncü beşinci sırada nasılsa seçilemez diye koyulan adaylar seçimi kazanır. Bize de yıllar önce meclisde şiirler okuyan ve de sonradan cumhurbaşkanlığına kendini layık görerek aday olan eski bir vekilimizin sergiledigi gibi komik olayları tebessümle izlemek, bu şahısların nasıl listelere girdiğini merak etmek kalır. Ama zaten bizim ülkede vekil olmak devlet memuru olmaktan daha kolaydır.

Esas problem ise bu vekillerden hangilerine bakanlık verileceği ve bu bakanlıkların alt kurumlarına hangi bürokratların atanacağıdır. Sonuçta bakanlık politik bir rütbedir ve de verilen kişinin söz konusu bakanlığın faaliyetlerine ne kadar aşina olduğundan ziyade yöneticilik, halkla ilişkiler, bürokrat seçimi, teknolojiye aşinalığı, dinamikliği vs gibi vasıfları değerlendirilir.

Ancak ihtisas gerektiren alt kurumlara atanacak bürokratlarda söz konusu özelliklerin en başında kişinin yöneticilik yapacağı kurumun faaliyet alanında belli bir tecrübeye sahip olması ve de konusuna dört dörtlük hakim olması özelliği aranır. Yani bakanlıklara bağlı ve ilgili kurumlara sektörün içinden gelen, söz konusu alanda çok iyi eğitimli, uluslararası anlamda itibar sahibi, yabancı dil bilgisi olan, yeniliğe açık, geçmişinde şaibesi olmayan, parti politikalarına yakın ancak tarafsız olabilen ve o kurumları ileriye götürecek bürokratlar atanmak durumundadır. Tabiki bu bizim ülkede çok ütopik bir bakış. Çoğu zaman buralara atanan kişilerin bırakın konuyla alakaları olmasını kendileri bile buralara nasıl geldiklerine şaşırırlar.

Peki ben neden bunları yazıyorum? Çünkü devletin havacılık kadrolarında sözünü ettiğim sorunlar çok uzun zamandır yaşanıyor. Ancak ilk defa AKP iktidarında kadrosuzluk havacılıkda bu kadar su yüzüne çıkmış durumda. Yani 400’e yakın milletvekili ile tek başına iktidar olmuş bir AKP’nin 80 milyonluk Türkiye’de havacılık kurumlarının başına atayacağı havacısı yok kadrosunda. Yani parti iktidar olmadan önce hazırlıklarını tamamlayamamış ve Türkiye’de devletin idaresindeki havacılık kurumlarının başına getirilecek havacı bulunamıyor. Bence bu siyasi iktidar için çok büyük bir utanc kaynağı olmalı.

AKP iktidarında bu süreç 2003’ün ilk aylarında partinin bakanlıklarda kadrolaşmaya başlamasıyla start alıyor. Ve havacılıkda ilk icraat. THY’nin son derece başarılı genel müdürü ve yardımcıları görevden alınarak genel müdürlük ve yönetim kurulu başkanlığı görevi sayın Başbakanın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde beraber görev yaptığı deniz ötöbüsleri şirketinin yöneticisine veriliyor. Düşünebiliyormusunuz dünya markası, bayrak taşıyıcımız 4 kıtaya sefer yapan milli havayolumuz faaliyetleri Marmara Denizi ile sınırlı bir belediye şirketinin yöneticisine teslim ediliyor. Tabiki hata 1-2 sene içinde anlaşılıyor ve önce yönetim kurulu başkanlığı görevi bu göreve yakışacak birine veriliyor sonrada genel müdürlükde görev değişikliği yapılıyor. Hoş yeni genel müdürün de işletme konularına ne kadar vakıf olduğu başka bir tartışma konusu tabiki.

2005 yılının son ayında ise kadrosuzluk sonucu acayip atamalar iyice çığrından çıkıyor. Türk Havacılık Sektörünün beyni olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’ne önce İzmit’te TSE il müdürlüğü yapmış, son derece politik, geçmişinde şaibeleri olduğu iddia edilen bir kişi genel müdür yardımcısı olarak atanıyor, sonrada mevcut genel müdür görevinden alınarak yerine kıyı emniyeti genel müdürü deniz kaptanı bir kişi yeni genel müdür olarak atanıyor. Yani Avrupa Havacılık Otoriteleri Birligi JAA-EASA ve Avrupa Hava Trafik Kontrol sistemi Eurocontrola tam üye Türkiye’nin havacılık kontrol mekanizmasi bir TSE müdürüyle bir denizci kaptana emanet ediliyor.

İşte size devletin havacılığında kaptan-ı derya dönemi. Yurtdışında devleti temsilen toplantıdasınız ve özgeçmişler okunuyor. Her ülkenin sivil havacılık yöneticileri sektörde uzun yıllar görev yapmış, gerçekten konusuna hakim kişiler. Bizim yöneticilerin özgeçmişleri okunduğunda o salondaki havayı gözünüzün önüne getirebiliyor musunuz?

Sayın Bakan’ın basın sözcüsü bu kişileri savunurken çok hoş sözler söylemiş bunu daha önce yazmıştım ama bir daha tekrar edeceğim. Sözcü söz konusu yeni yöneticilerle ilgili eleştirilerin haksız olduğunu, il TSE müdürü yeni genel müdür yardımcısının doktoralı bir makina mühendisi olduğunu ve de kendisinin havacılıkla ilgili bir çok konuda danışma sürecinin içinde birkaç yıldır bulunduğunu söylemiş. Ayni şekilde yeni genel müdür içinde OnurAir-Hollanda Sivil Havacılığı problemi ortaya çıktığında söz konusu kişinin çok faydalı girişimlerde bulunduğunu yani her iki bürokratımızında havacılıga uzak olmadıklarını beyan etmiş. Bizimde eskiden bir teknemiz vardı. Balığa çıkar Marmara’da seyirler yapardık. Ayrıca doktoramda var. Şimdi bu benim kıyı emniyeti genel müdürü olabilmem için yeterli midir? Bir bankada zamanında 2 sene şube bankacılığı yaptım peki bu beni merkez bankasına başkan yapar mı?

Artık AKP’nin ve Sayın Başbakanın bu konuları hafife almayı bırakıp, havacılığın ne önemli bir sektör olduğunun farkına varması gerekiyor diye düşünüyorum. Gelişmiş ülkeler gibi bizim de bayrak taşıyıcımızın, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğümüzün, DHMİ Genel Müdürlüğümüzün, ICAO (BM sivil havacılık örgütü) daimi temsilciliğimizin başında tecrübeli, sektörde çalışmış, partiye yakın ancak siyasi olmayan bürokratlara yer vermemizin zamanı geldide geçiyor bile.

Zaman partiye katkısı olanları değil ülkeyi ihya etme zamanı. Atatürk’ün sözlerini hatırlayın “İstikbal Goklerdedir”. Ulu Önder bunu 20. yüzyılın başında ülkede uç beş uçak varken görmüş, artık siz sayın devlet büyüklerimizde 21. yuzyılda 300-400 uçaklık Türk sivil havacılığına bakın ve görün şu resmi.

Dr. Korhan OYMAN
College of Aeronautics Florida Institute of Technology
150 W. University Blvd. Melbourne,
FL 32903, USA
koyman@fit.edu

Yabancıların Dalaman'a uçuş isteğine ret

Fethiye ve çevresinde yaşayan yabancıların Dalaman Havaalanı’nın kış aylarında da yurt dışı uçuşlara açık kalması yönünde isteğine Türk Hava Yolları’ndan olumsuz yanıt geldi.
Osman Baykuş
NTV-MSNBC

FETHİYE - Fethiye’de yaşayan yabancı uyrukluların oluşturduğu Fethiye International Group (FIG) üyeleri, topladıkları imzalarla Dalaman’dan kış sezonunda da yurtdışına uçmak istediklerini dile getirmişlerdi.

Toplanan imzalar, Fethiye Kaymakamı Hasan Karakaş aracılığıyla THY’ye ulaştırdı. Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı Genel Müdürü Doç. Dr. Temel Kotil ve Genel Müdür Yardımcısı Vekili Orhan Sivrikaya imzasıyla Fethiye Kaymakamı ve FETAV Başkanı Hasan Karakaş’a gönderilen yazıda olumsuz yanıt verildi. Yazıda, “Ortaklığımızın tarifeli havayolu olması münasebetiyle yolcu potansiyeli yıl boyunca süreklilik arz eden ve yeterli doluluğa sahip hatlarda öncelikli olarak sefer yapılmaktadır. Antalya ve Dalaman gibi noktalarımıza tur operatörlerinin charter talepleri boş kapasitemiz değerlendirilerek karşılanmaktadır. Bununla birlikte, İstanbul-Dalaman tarifeli iç hat seferlerimiz sayesinde İstanbul’dan yapılan tüm dış hat seferlerimize uygun bağlantılar sağlanmaktadır. Bilgilerinize arz ederiz” denildi.

Öte yandan Fethiye dışında Marmaris’e de yerleşen İngilizlerin girişimleri üzerine tur operatörleri ve uçak firmaları harekete geçti. Marmaris’te mülk sahibi İngilizler’in kış aylarında ülkelerine ve Marmaris’e istedikleri zaman gidip gelebilmek ve kış turizmini geliştirmek amacıyla başlattığı imza kampanyasının ardından 2 İngiliz tur operatörü, Marmaris’e haftada iki kez uçak kaldıracağını açıkladı.

Havayolu Yoneticileri Paralari Kanadaya Ucurdu

Corendon Havayolları Genel Müdürü Bülent Dilmen dolandırıcılık yaptığı iddiası ile gözaltına aldındı. İnter Havayolları'nın şikayeti üzerine gerçekleşen bu olay şöyle gerçekleşti.

İstanbul merkezli Corendon Hava Yolları’nın (Turistik Hava Taşımacılık AŞ) Genel Müdürü Bülent Dilmen, Teknik Müdürü M. Taner Doğan ve Satın Alma Müdürü Gökhan Horasanlı, Ocak 2005’e kadar aynı görevlerde çalıştıkları İnter Hava Yolları’nı yaklaşık 1 milyon dolar dolandırmak suçundan gözaltına alındı.

İz sürmek amacıyla para transferi yapılan şirketlere açılan telefonlarda kilise, ev ve finansal kuruluşa rastlandı.

Corendon Hava Yolları’nın 3 yöneticisi, İnter Hava Yolları’nın sahibi Ömer Torosluoğlu’nun 3 hafta önce savcılığa yaptığı suç duyurusu üzerine, Antalya Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Müdürlüğü ekiplerince dün sabah gözaltına alındı. Suçlamada, 2005 Ocak ayına kadar Bülent Dilmen, M. Taner Doğan ve Gökhan Horasanlı’nın yurtdışındaki 3 hayalî şirkete yaklaşık 1 milyon 100 bin dolar transfer ettiği iddia edildi. Dilmen ve Doğan’ın iki hafta öncesine kadar Corendon Hava Yolları’nın yüzde 99 hissesine sahip olduğu ifade edildi. Savcılığa 30’a yakın imzalı belge sunan İnter Hava Yolları yönetimi, şirket parasının sahte belgelerle hayalî firmalara aktarıldığını ise geçen ay yapılan iç denetimlerde ortaya çıkardı. Paranın izini sürmeye çalışan şirket yetkilileri, ABD, Kanada ve İngiltere’deki off shore hesaplarında yer alan telefon numaralarını aradığında hayretler içerisine düştü. Çünkü bilgi almak amacıyla aranan numaralardan biri kiliseye, diğeri ise bir eve aitti. Üçüncü numarada da, İngiltere’de bir off shore banka hesabına ulaşıldı. İnter Hava Yolları’nın sahibi Ömer Torosluoğlu, büyük üzüntü yaşadıklarını belirterek, Türk adaletine güvendiklerini ve suçluların gereken cezaya çarptırılması gerektiğini söyledi.

Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) yetkilileri, yargı kararını beklediklerini ifade ederek, bundan sonra yeni şirket müracaatlarının yakın takibe alınacağını söyledi. Gözaltına alınan üç yönetici hakkında tutuklama kararının çıkması halinde bu kişilerin şirkette yöneticilik yapamayacağına dikkat çeken yetkililer, “Dolandırıcılık olayı Türk sivil havacılığında ilk kez yaşanıyor. Bu aşamada mahkeme kararı bizim açımızdan önem taşıyor.” dedi. Sabiha Gökçen Hava Limanı’ndan düşük maliyetli (low cost) uçuşları gerçekleştiren Hollanda merkezli Corendon Hava Yolları, 19 Kasım 2004’te 2 milyon YTL sermaye ile İstanbul’da kuruldu ve İstanbul Ticaret Odası’nda 537-483523 sicil numarasıyla kayıt altına alındı. Şirket, 8 Mart’ta sermayesini 7 milyon YTL’ye çıkardı. Şirketin kurucuları arasında Bülent Dilmen, Sinan Sır Aylin Dilmen (Bülent Dilmen’in eşi), Süleyman Uğur Öztürk (Sinan Sır’ın kayınpederi) ve Mustafa Taner yer alıyor.
Zaman : Mustafa Gün

Montreal Istanbul Hattindaki Rötar mağdurlarına tazminat

Yargıtay, Fransa'nın dünyaca ünlü bir havayolu şirketine karşı açılan davada, rötar yapan uçakların yolcularıyla ilgilenmeyen şirketlerin manevi tazminata mahkum edilebileceklerine karar verdi.

Rötar mağdurlarının konaklama, yemek ve danışmanlık hizmetlerinin aksatılmasını manevi tazminat gerekçesi kabul eden Yargıtay, yerel mahkemenin aksi yöndeki kararını bozdu.

Yargıtay'ın kararına konu olay, davalı havayolu şirketinin İstanbul bürosundan Kanada'ya gidiş dönüş bilet alan ve Türkiye'ye dönüşte rotar mağduru olan Çevik Ailesi'nin başından geçti. Paris üzerinden Türkiye'ye aktarmalı olarak dönecek olan üç kişilik aile, Montreal - Paris seferini yapan uçağın rötar yapması nedeniyle, aynı şirketin Paris - İstanbul seferini yapacak olan uçağını da kaçırdı. Paris Havaalanı'nda yaklaşık 8 saat beklemek zorunda kalan ve dil bilmedikleri için büyük mağduriyet yaşayan Çevik Ailesi, Türkiye'ye döndükten sonra havayolu şirketine karşı 5 milyar liralık manevi tazminat davası açtı. Dava dilekçesinde Montreal ve Paris Havaalanları'nda rötar nedeniyle yaşadıkları sıkıntıları ayrıntılı biçimde anlatan aile özellikle yabancı dil sorunu üzerinde durdu. Çevik Ailesi, havayolu şirketinin, kendilerine konaklama, yemek, danışmanlık gibi hizmetleri vermediğini ve dilini bilmedikleri bir ülkede mağdur olduklarını iddia etti.

Basiretli tacir benzetmesi

Ankara 8'inci Asliye Hukuk Mahkemesi, manevi tazminat talebini reddetti. Karara itiraz eden Avukat Ayhan Tuncer, taşıyıcı havayolu şirketini basiretli bir tacir gibi davranmamakla suçlayarak kararı temyize taşıdı.

İtirazı inceleyen Yargıtay 11'inci Hukuk Dairesi ise, davanın, rötar süresince yolcuların ihtiyaçlarının karşılanmaması nedeniyle açıldığını gerekçe göstererek, yerel mahkemenin kararını mağdur ailenin lehine bozdu.
Ersin BAL / ANKARA AKŞAM